Ben örümcek adamım. Nedenini bilmesem de bugün kalktığımda bütün gücümün yok olduğunu gördüm. Gücümün yok olduğunu masadaki suyu örümcek ağımla almaya çalıştığımda fakat gelmediğinde anladım. Bir gram örümcek ağım çıkmamıştı. Neler oluyor anlayamıyorum. Bunun üzerine ayağa kalktım ve masaya gidip suyu içmek zorunda kaldım. Üff bee ne zormuş şu ağ çıkmama mevzuu yahu. Eskiden ne güzel oturduğum yerden suyu kendime çekip içiyordum. Ne yapacağım şimdi anlamak güç. Belki tırmanıcı gücüm gitmemiştir dedim ve düz duvara tırmanmaya çalıştım. O gücümün bittiğini de kafamı masaya vurduktan sonra anladım. Eskiden bir ton dayak yesem de bir gram kan akmazken şimdi oluk oluk kan akıyor bee. Hadi tırmanamadım tamam ama kafayı yardım ya ben ona yanıyorum. Kanı nasıl durduracağımı bilemedim birden bire ve şaşkınlıktan kalakaldım ama birden ani refleksle kafama çarşafı geçirdim. Bir güzel sardım. Ağrı geçmemişti ama en azında yere kan falan dökülmüyordu. Beni zaten kan tutar. Peki diyeceksiniz ki kavga esnasında ne yapıyorun kan çıkmıyor mu diye? Allah’tan kostümümdeki göz yerlerini kan görüntülerini filtreleyecek şekilde yaptırmıştım. Yoksa bu kan tutmasından dolayı hayatta sağ kalmazdım. Maazallah şapadanak bayılırdım falan. Al başına belayı. Zaten bir fena oluyorum. Şu kanlar perişan etti beni. Yoksa kan mı kaybediyorum ben? Aman Allah’ım öleceğim şimdi. May halamın yanına gitmeliyim hemen. Beni ancak o kurtarır. Hemen koşarak onun yanına gittiğimde May hala beni görür görmez bayıldı. Nasıl bayılmasındaki kafasına çarşaf geçirmiş bir Peter Parker vardı karşısında. Üstelik kafasındaki çarşafta kanlar içerisindeydi. “Uyan May hala sadece ufak bir kanama hepsi bu” dediğimde bile May hala kendine gelememişti. Iki tane şaplattım yüzüne. Ikincisini biraz sert vurmuş olmalıyım ki can havliyle ayağa fırladı ve o da bana geçirdi. Uy anam o ne vuruş be. Gözüm de gitti şimdi. Heh bir bu eksikti yani. Sonra May hala yaptığının farkına vararak bana baktı ve başladı ağlamaya. Ya ağlama bir şeyim yok diyorum. O ise bana bakarak kanlı çarşafımı okşuyor şişik gözümü öpüyordu. Biri benim bu halimi görse ne derdi kim bilir? O sırada kapı çaldı. Hayırdır kimdir dedim kendime ve kapıyı açmaya gittim. Eh salak kafa ne gidiyorsun. Örümcek hislerim de gitmiş zaten. Kapıyı açtım ve Mary Jane’i karşımda gördüm. Bu sefer de o zırlamaya başladı. Senin gözünü şişirenin Allah belasını versin kafanı yaranın ise bin türlü cezasını versin tarzında bin türlü bedduaya başladı. Yahu sus Mary’ciğim kimse yapmadı ben kendi kendimi bu hale soktum dediysem de dinletemiyordum. Özellikle gözüme üzülmüş hala beddua ediyordu. Gözümü şişiren halam bu beddualara dayanamadı haliyle ve Mary Jan’e saldırdı. Başladılar kavgaya. Bir türlü ayıramıyorum. Meğerse ikisi de birer pehlivanmış da benim haberim yok. O sırada birkaç tane de cırmık yedim. Yüzüm iyice mahvoldu. Demim halamdan bir yumruk yedim şimdi de Mary’den cırmık. Rezillik diz boyu artık. Ne yapacağım be. Halam nasıl da kızıyor Marry’e. Ah halacığım o nereden bilecek senin benim gözüme vurduğunu desem de Mary’i de bir türlü sakinleştiremedim. Baktım onları ayıramıyorum. Aldım elime ufak bir vazo amacım yerde vazoyu kırarak bir nevi gürültü yaparak onların dikkatini kendime çekmekti. Ben vazoyu yere atarken halam Mary’i itti ve Mary tam vazoyu attığım sırada yere düştü ve vazo yüzünde parçalandı. Baktım Mary’den ses yok. Kızın suratını fazla hırpalamasa da biraz kanlanma yaptı vazo. Allah’tan dandik bir vazo seçmişim ama kanı görünce artık dayanamadım ve bayıldım. Ayıldığımda karşımda halamla Mary’i ağlarken gördüm. Yüzünü gözünü sarmışlardı ama gözlerinde ve saçından tanıdım aşkımı. Gene bir iki iki yeri sarılmış olan halamlaberaber sulugöz şeklinde ağlıyorlardı. Yahu susun sadece bayıldım dedim ama nafile. Bu arada evimde olmadığımı da fark ettim. Burası galiba hastaneydi evet bir hastane! Ne işim vardı burada benim. Sonra öğrendim ki bayılırken önce geri geri sendelemişim sendelerken de koltuğa takılmışım. Ondan sonra da koltuğun arkasından cama doğru uçuşa geçerek onca kattan düşmüşüm. Sonuçta da iki bacağım ve bir kolum kırılmış. Zaten ben de bu üzerimdeki ağrılar ne diyordum. Kırıklarmış meğerse. Bir ayna getirmelerini istedim bana. Aman Allah’ım ne hale gelmişim. Kafamı başka bir bezle sarıp çarşaftan kurtarmışlar ama yüzümde bir gözüm şişmiş birkaç cırmık yemişim ayrıca pek çok çizik. Her tarafım alçılı. Off ne hale gelmişim be. Örümcek adam idim oldum alçı adam. Hep merak ederdim bir süper kahraman güçlerini kaybederse ne olur diye. Işte bu oluyormuş. Rezil kepaze oluyormuş.