Komik Sözler

Komik yazılar

Komik resimler

Reklamlar

Kum Saati

Güneş'in sönmekte olan bir kor gibi kızıla boyandığı
saatlerdi,o'na ilk rastlayışım.Her günü noktalayışta sahile gelişi,batan
Güneş'e bakan gözlerindeki telaş; azalan umutlarından olmalıydı."Her insan
ayrı bir romandır,okumayı bilene"demişti eski bir dostum.Ne kadar çok
sevsemde kitap sayfalarının kokusunu,yaşayan hala bitmemiş bu romanlar
kitaplardan çok çekerdi beni.O an yani o'nu ilk gördüğüm gün bitiminde
içimden;"işte yeni sayfalarla dolu okunmamış bir roman duruyor
karşımda"diye düşünmüştüm.Beni farketmemişti yada şimdi düşününce, bana öyle
gelmişti o an. Güneş,deniz ve martılar dışında bir şey görmeye niyetli
değil gibiydi gözleri.Yüzü bir meleği andırıyordu,tüm bu kızıl-mavi renk
deryası içinde;beyazaçalan bir şeyler vardı onda. Gözlerim birer
fotoğraf mekinasına dönüşmüştü zamanla, beynimse not defterimdi.Hayattan
çalabildiğim her kareyi,her satırı kar sayardım.Bunu bir gün-yazacak
cesareti bulursam-bir başka hikayemde anlatacağım,adını bile bilmediğim ve
herkezin ona KADIN diye seslendiği;büyükada'da yokluk içinde ama
hepimizden çok hayata dahil olarak yaşayan o rum kadınından öğrenmiştim.

Çarşaf gibi denize şavkı vuran güneş'in kızılı yaksada
yüzünü,gözlerini;birşeyleri hala bembeyaz kılıyordu,içimdeki ilk resminde
varlığını.Haklı olup olmadığımı bilemezdim o zamanlar elbette.Oysa şimdi
,yıllardan sonra geçmişteki resminde solmadan kalabilen varlığı
ispatlıyor haklı oluşumu bana.

Elleri dikkatimi çekmişti.Avuçlarındaki bir yudun kum'u ;sağ elinden
sol eline,oradan eski yerine döndürüp dururken,kum saati misali
birşeyleri bekliyor yada, kovalıyor olmalı zamanları diye
düşünmüştüm.Dudakları martı kanadı gibi kıvrımlıydı.Kirpikleri;balıkçıların denizden yeni
çektiği balık ağları gibi ıslak…Bu suskunluğu,bu bedenini
terkedip;daldığı ufuklara yol almış ruhuyla,aklıma bir yığın sorunun üşüşmesine
sebep olmuştu.Ve yine bu hali değilmiydi ard arda orda onunla günleri
devirişime sebep olan?!…Belki o'da biliyordu orda olduğumu,günlerce
sahilde zamanı kovalayışı;" Ne zaman bulacaksın beni?" diye
bekleyişiydi.Şimdi bunca zamandan sonra,onun bir istiridye olduğunu ve bana içindeki
inciyi sunduğunu söylemem kolay.Zor olansa ilk günden daha bunu
hissettiğimi sizlere açıklamak.Bu yüzdendir kurgularımda zamansal hatalardan
korkuşum ve bazı konuları uzatıp atmosferi dağıtışım.Kendini bildi bileli
yazan bu şahıs,hala yetecek doğru kelimeleri bulamamışken,nasılda
azimle cebelleşiyor kalemiyle bilseydiniz;yazmak bu denli zor zanaat olmazdı
belki.Korkmayın birgün biterse bu öykü ve inanırsam sadece okunmakla
kalmayıp anlaşılacak satırlarım,satır aralarında yazarak
anlatamadıklarımdan kalanlar;hikayeden kopuk bunca ayrıntı arıtılıp dip not olarak
sayfa sonuna yada kitap sonuna ekleneceklerdir.Çoğunuz sadece hikayeye
ehemmiyet verip es geçecesenizde bu kısmını yazılanların,mecburum
yazmaya.Ilgilenme ihtimali bulunan bir avuç insan için!

Ilk güne dönüp,uzun uzun o günde kalmak isterdim,satırlarımda
hiç olmazsa.Ama bilirim takılı kalmış plakları kimse sevmez en güzel
şarkıda olsa tekrarlanan.Bu yüzden sizler özetini okuyup geçerken,ben o
resimlerle kaplıyor olacağım zihnimin duvarlarını.Zira ancak o güne
dönmekle mümkün olurdu değiştirmem hikayemin yazgısını.Mümkün değil
farkındayım,işte bu yüzden yazıyorumya;hiç olmazsa sizler geçmişinize takılı
kalmayın diye paylaşıyorum hikayemi.

Tesadüfmü , yazgımı bilinmez aynı sahilde ve yalnız
oluşumuz.Hayatta anlamlandıramadığımız,şu kıt beyinlerimizde yarım kalmaya mahkum
sorularınıza ek olarak kalacak bu yanıtsız soruda çaresiz.O oradaydı
işte ve bende onun biraz arkasında.Farkedermiydi başkaları olsa
derseniz?!…Adım gibi emin bir HAYIR! kopup gelir şu an satırlarıma
derinlerimde biryerlerden.Saçları deniz kızlarının saçları gibi belini
okşuyordu.Denizin durgunluğuna inat dalga dalgaydı.Kızıl sanmıştım ilk
bakışta.Güneşmiş aldatan gözlerimi oysa.Başak sarısı saçları varmış meğer.
Unutmamaya and içmişim bir kez ona ait hiçbir şeyi.Bu gün gibi aklımda
omuzlarını açıkta bırakan turkuvaz rengi elbisesi.Ayakları çıplaktı.Denizle
kumsalın oynaştığı o incecik çizgide sakin dalgalar secde eder gibi
ayaklarına kapanıp duruyordu.O'nu izlemeye o kadar dalmıştımki kaçırmıştım
güneşin gidişini gözlemeyi.Şimdi,Güneş her günün sonunda batıyor ,ama o
resmi bir daha çekemem diyorum kendime.

Güneş tamamen sönünce ayağa kalkar ,aklanmış gibi huzurlu adımlarla
uzaklaşırdı yanına aldığı suskunluğuyla.Bir başka yerde görsem
tanımazdım belki ,vazoda koparılmış bir çiçek gibi yavan gelirdi varlığı
bana.Kaç gün izlemekle yetindim onu o günden sonra hiç saymadım.Hatırladığım
yağmurlarınyağmaya başladığıdır.Korkmuştum bir daha gelmez diye ama o
yine beni şaşırtmış,yine farklılığıyla avutmuştu bilmedende
olsa.Alışmanın en kolay,alışkanlıkların terkedilmesinin en zor olduğunu vurmuştu
yüzüme.Günlerimi gün batımlarının birkaç dakikalık mahremiyetine sattığım
zamanların yokluğuna alışamadığım alışkanlığı hala içimde dipsiz bir
kuyudur şimdi.O'nu izlerken en çok gözleri olabilmeyi dilediğimi
anımsıyorum. Dalıp gittiği ufuklarda benim göremediğim neleri buluyordu hiç
öğrenemedim.ben o'nu izlerken o neleri izliyordu bilmiyorum hala.Bildiğim
benim gözlerim,günlerim,düşüncelerim ;melek kanatlı bir denizkızına
takılı kalmıştı.O neden takılı kalmıştı gün batımlarına?Nelerden aklıyordu
kendini?Beklediği yada kaçtığı neydi?Her yenigün sorularıma soru
eklemekten başka ne getiriyorduki o günlerde bana?…

Sayısını bilmediğim günlerböylesi tuhaf sarhoşluklar
içersinde geçip gitmişti işte.Ta ki soruların altında ezilen ruhum isyan edene
kadar.Bir gün anladım,tek başıma bir yere varamayacağımı.Takdir
edersiniz ki ne günü,ne ay'ı,ne mevsimi bilir haldeydim.Uzun zamandan sonra
mı,yoksa her bir anı bir ömre bedel bulduğumdanmı bana öyle gelmişti
bilmem;bir gün adımlarım oyuna gelip yanında buldum kendimi.Ansızın öyle
bir baktıki gözleri,gözlerimin ta içine,kendimi tatlı düşlerini bölen
davetsiz kabuslardan saydım.Şimdi bunun kendi kendime uydurduğum bir
bahane olduğunu söylememin kime -özelliklede bana-ne faydası var.Utanmıştım
mahremiyetine yüzsüzce el sürüşümden. O gün gözleriyle
mühürleyivermişti dilimi,ben sadece başımı önüme eğip kaçmıştım suçlu gibi.Şimdi o
günden kalma utancım farklı. Beni ona götüren ayaklarım kadar yürekli
olamayışıma hayıflanıyorum geç kalmış bi halde….

Aklımca kendimi cezalandırmış, ertesi gün gitmemiştim
sahile.Işte o günü delirmeden atlattığıma göre çok görmeyin hayata kafa tutuşumu
.Tanrım nasıl durmuştu saatler ,hiçbir şey avutmayı bilmiyordu o gün
.Bir türlü gelmiyordu yarın.Ne aptalmışım!…Ve yine delirmemek içindi
ertesi gün saatler öncesinden gidip onu bekleyişim.Yine zaman oyun
oynuyor ,dalga geçiyordu benimle.Işine geldimi dururdu zamanlar duvar gibi
,tıpkı canı istedimi dört nala gidişi gibi !Işte birkaç saat öncesindemi
ordaydım,yoksa birkaç ömrümümü orda harcadım hiç sormayın.Saatler
geçti,güneş söndü çaresiz denizde.O gelmedi!…Denizin suyu
tükenipte,kuruyan güneş hiç bişey olmamış gibi bir daha doğmasın diye ne çok
ağlamıştım.Günler gelip geçti herşeye rağmen.Güneş defalarca yandı ,söndü
onsuz.Ve ben içimde kalan son bir damla umuda dört elle sarılıp bekledim.Bu
kez o beni rüyalarımdan uyandırsın diye bekledim….Olmadı,gelmedi bir
daha!

Şimdi "hani sana verdiği inci?" diyeceksiniz."Bir tek kelime,bir
küçük dokunuş bile vermemiş"diyeceksiniz.Doğrudur,haklısınız belki bu
hikayede yabancı olduğunuz için böyle düşünmekte.Ama ben içimde kalan
resmine bakarken,o kum saati ellerinde zamanın boşa akıp gidişini
izleyenin sadece ben olduğumu farkediyorum yıllardan sonra.Ve bana bunu
farkettirdiği için onu hala unutamıyorum.O hala bende sayfalarını merak
etmekle yetinmeye kendimi mahkul bıraktığım kalın bir roman.O kum saatini
kırıp,birlikte uyanacağı kişiyi bekliyordu besbelli,bense onunla uyumayı
seçmiştim .Yaşamak dururken neden merakına kapılmıştım düşlerinin
bilmiyorum?Neden günlerce sonsuzmuş gibi avuçlarında ki zamanın akıp
gidişine seyirci kalmıştım?Belkide okumadım sandığım romanı bunu anlamamı
sağlamıştır kim bilir?!…

Bu haber 29 Ekim 2010 tarihinde tarafından Hikayeler kategorisi altına yazılmış. ve Yorum yapılmamış

Benzer yazılar

Reklamlar



Kimler Neler Demiş?

İlk Yorum Hakkı Senin!

avatar

wpDiscuz

Reklamlar


Rastgele yazılar


Facebook Grubu