Işık

Uzaklarda küçük bir kasabada genç bir adam kendi işini kurdu bu, iki
caddenin köşesinde bir perakendeciydi. Adam dürüst ve dost canlısıydı,
insanlar onu seviyorlardı. Ondan alışveriş yapıyorlar ve arkadaşlarına
tavsiye ediyorlardı.Adam bir yıl içinde bir dükkandan, Amerikanın bir
ucundan diğerine uzanan bir zincir oluşturdu.
Bir gün hastalanıp hastaneye kaldırıldı. Doktorlar az zamanı kalmış
olabileceğinden endişe ediyorlardı.Üç yetişkin çocuğunu yanına çağırdı
ve
onlara bir görev verdi:içinizden biri yıllar boyu uğraşarak kurduğum
şirketimin başına geçecek. Hanginizin bunu hakkettiğine karar vermek
için,
her birinize birer dolar vereceğim. Şimdi gidip bu birer dolarla ne
alabiliyorsanız alacaksınız, ama bu akşam geri döndüğünüzde paranızla
aldığınız şey hastahane odamı bir uçtan bir uca doldurmalı. Çocuklar bu
başarılı şirketi yönetme fırsatı karşısında heyecana kapıldılar. Üçü de
şehre gidip parasını harcadı.
Akşam geri döndüklerinde babaları sordu: "Birinci çocuğum, bir dolarla
ne
yaptın ?" Çocuk cevap verdi: "Arkadaşımın çiftliğine gittim, bir
dolarımı
verdim ve iki balya saman aldım. Sonra odadan dışarı çıktı, saman
balyalarını getirdi, açtı ve havaya savurmaya başladı. Oda bir anda
samanlarla dolmuştu. Ama biraz sonra samanların tamamı yere indi ancak
babanın söylediği gibi odayı bir uçtan öbür uca dolduramadı.
Adam sordu: "Peki ikinci çocuğum, sen paranla ne yaptın ?" Yorgancıya
gittim. Iki tane yastık aldım. Bunu söyleyen çocuk, yastıkları içeri
getirdi, açtı ve tüyleri bütün odaya dağıttı. Zaman içinde bütün tüyler
yere
düştü, böylece oda yine dolmamıştı.
"Sen üçüncü çocuğum, sen paranı ne yaptın ?" diye sordu adam. Dolarımı
cebime koyup senin yıllar önceki dükkanın gibi bir dükkana gittim.
Dükkanın
sahibine parayı verdim ve bozmasını istedim. Dolarımın 50 centini
Incil'de
yazıldığı gibi çok değerli bir şeye verdim. 20 centini şehrimizdeki iki
yardım kurumuna bağışladım. 20 centte kiliseye verdim.Böylece bir
onluğum
kaldı. Bununla iki şey aldım. Çocuk elini cebine atıp bir kibrit kutusu
ve
bir mum çıkardı.
Işığı kapatıp mumu yakınca oda mumun yaydığı ışıkla dolmuştu. Oda
samanla
veya tüyle değil, bir uçtan öbür uca ışıkla dolmuştu. Baba memnundu;
"Çok
iyi oğlum. Bu şirketin başına sen geçeceksin, çünkü yaşam hakkında çok
önemli bir şeyi, ışığını yaymayı biliyorsun. Bu çok güzel.

Yorum yapın