Komik Sözler

Komik yazılar

Komik resimler

Reklamlar

Kaplumbağa’nın Gözyaşları

Denizde ruhunun firtinalarinin dindigini hissederdi. Orada haftanin
yorgunlugunu atar ve huzur bulurdu. Balik tutmaya merakliydi. Kendisi
kadar cocuklari da deniz ve baligi severdi. Bundan dolayi hafta sonlari
herkesi bir heyecan sarardi.
Gunlerden cumartesiydi. Yusuf Efendi kendi kendine: "Yine hafta sonu
olmus. Gunler ne de cabuk geciyor, omur sayfasindan bir yaprak daha
gitti. Acaba bugunumuz nasil gececek." dedi. Icinde sebebini bilemedigi bir
huzun vardi. Sabahin erken saatleriydi, malzemeleri arabaya
yerlestirdi. Cocuklari Enes, Merve ve esi, ondaki huznu fark etmis; fakat sebebini
anlayamamislardi.

Erkenden deniz kiyisina vardilar. Gunesin dogusunu seyrettikten sonra
Enes'le beraber motoru calistirip denize acildilar. Ogluna tebessumle
bakarak konustu.
– Bugun nasibimiz acik gibi gorunuyor.
– Evet babacigim, benim de icimde guzel seyler olacak gibi bir his var.
– Neyse yavrum, onemli olan bir seylerle ugrasmak, bu da benim hobim,
hem balik tutuyorum, hem de rahatliyorum.
Denizin dalgalari, martilarin sesi ayri bir senfoni olusturuyordu. Bu
buyulu atmosfer, onu âdeta cocuklastirmis ve yorgunlugunu alip
goturmustu. Vaktin bir hayli ilerlemis oldugunu gunesin yakiciligiyla fark
ettiler. Ogluna, bir an once agi cekmeleri gerektigini soyledi. Baba ogul el
birligiyle agi cekmeye basladilar. Baba:

– Oglum, bu seferki avimiz cok bereketli gozukuyor!
Enes, babasinin gozlerine neseyle bakarak:
– Babacigim, bunu nereden anladin?
– Bu sefer ag, bir hayli agir geldi bana.
Agi motora cektiklerinde Enes heyecanla:
– Babacigim baksana aga buyuk bir sey takilmis, dedi.

Agi iyice cekip motorun icine alan baba ve ogul, davetsiz misafirin
deniz kaplumbagasi oldugunu gorduler. Aga takilan baliklari ve
kaplumbagayi alip yola koyuldular. Sessiz bir yuruyus vardi. Bu sessizlik babanin
kafasinda bir plân kurmakta oldugunun isaretiydi ve oglu bunu anlamakta
gecikmemisti. O konusmadigi zaman mutlaka bir plân yapardi.
Bir muddet sessizce yurudukten sonra, babanin yuzunde hafif bir
tebessum belirdi. Oglu heyecanla sordu:

– Babacigim bir plânin mi var?
– Oglum, bu kaplumbaga bize cok para kazandiracak!
– Nasil yani babacigim?
– Oglum ben turistik esya satan bir yer biliyorum, onlar bu tur
hayvanlari aliyorlar.
– Peki, onlari ne yapiyorlar?
– Dogrusu ne yaptiklarini ben de bilmiyorum.

Ertesi gun Yusuf Efendi, kaplumbagayi arabanin bagajina koyarak dogruca
yillar once tanistigi turistik esya satan adamin dukkânina gitti. Kisa
bir sohbetten sonra gelis maksadini anlatti. Birlikte arabaya gidip
bagaji actilar. Kaplumbagayi gorunce adamin gozleri fal tasi gibi acildi.
Ona yuksek bir fiyat verecegini soyledi. Bu arada sohbet koyulasti.
Yusuf Efendi'nin aklina bir soru geldi. Sormadan edemedi:

– Bu kaplumbagayi ne yapiyorsunuz? Adam siritarak:
– Bunun kabugundan besIk yapiyoruz. Genelde turistler aliyor, dedi.
Yusuf Efendi bir soru daha sordu:
– Efendim, kaplumbaganin kabugunu nasil ayiriyorsunuz? Adam:
– Bundan kolay ne var, kaplumbagayi sirt ustu yatirip bolca tuzluyoruz,
birkac gun icerisinde kendiliginden oluyor. Boylece saglam bir kabuk
cikiyor, dedi.

Bunlari konusurken kaplumbagadan garip sesler geldigini fark eden Yusuf
Efendi gozlerine inanamadi, o da ne! Kaplumbaga basina gelecekleri
anlamis gibi, sicim sicim gozyasi dokuyordu. Aslinda onu merhamete getiren
gozyaslari, biz insanlarin agladigi mânâda bir gozyasi degildi. Tuzlu
su icen deniz kaplumbagasi kendine verilen hususî bosaltim sayesinde saf
suyu vucuduna alirken, gozunun altina yerlestirilmis tuz bezleriyle,
tuzu yogunlastirilmis hâlde disari akitiyordu. Bunu aglama zanneden Yusuf
Efendi'ye bu manzara cok dokundu. Kaplumbaganin kendini koruyucu yogun
tuz salgisi, ilâhî sefkatin bir tecellisi olarak kalbinde yumusamaya
sebep olmustu. Almis oldugu parayi geri verdi.
Ben onu satmaktan vazgectim, dedi. Adam sasirdi. Ne de cok para
vermisti.

– Eger az olduysa biraz daha para vereceyim.
– Hayir! Bu satis imkânsiz.
Adam, Yusuf Efendi'nin kaplumbagayi neden satmaktan vazgectigini,
verdigi parayi nicin iade ettigini bir turlu anlayamamisti.

Insanlara oldugu kadar hayvanlara da merhamet eden Yusuf Efendi,
kaplumbagaya yapilacak eziyeti ve bunda kendinin de payi olacagini
dusundukce, ici parcalaniyordu. Bir an once bu zalimce isten kurtulmaliydi. Bunun
icin yapmasi gereken sey, kaplumbagayi yakaladigi yere goturup denize
birakmakti. Ev halkina haber vermeyi bile dusunmeden kaplumbagayi
yakaladigi yere gitti. Kaplumbagayi denize birakirken, anlayacakmis gibi
ondan ozur de diledi.

Oylece bir haftadan beri devam eden sIkintisi, kaplumbaganin deniz
sularina dalmasiyla birlikte yok olup gitmisti

Bu haber 29 Ekim 2010 tarihinde tarafından Hikayeler kategorisi altına yazılmış. ve Yorum yapılmamış

Benzer yazılar

Reklamlar



Kimler Neler Demiş?

İlk Yorum Hakkı Senin!

avatar

wpDiscuz

Reklamlar


Rastgele yazılar


Facebook Grubu